“Daha Mavi, Daha Yeşil Bir Dünya Hayal” İmiz Olmasın!

Sürdürülebilir çevre için farkındalık yaratma, çevreyi koruma görevimiz var.

Hayat alış-veriş üzerine kurulu, doğadan aldıklarımızın karşılığında doğayı koruyarak bu dengeyi sağlayabiliriz.

Hayatta var olan tüm güzellikleri ve bu güzelliklerin korunması için yapılan tüm çalışmaları destekliyor ve herkesi yaşama dokunmaya davet ediyoruz.

 

Sende hayata dokun, geleceğe yatırım yap!

Yaşam alanlarımızı, çevreyi, sağlığımızı, geleceğimizi ancak ortak kültür ile koruyabiliriz.

Yerlere çöp atmayalım! Alacağımız olumsuz tepkiye rağmen çevreyi kirletenleri uyaralım.

 

Yaşamda sıkça hoş olmayan manzaralarla karşılaşıyoruz. Globalleşen dünyada; çocuk parklarına atılmış kırık şişeler, sahilde çimlerin üzerinde bırakılmış çöpler, denize salınan kirlilikler, doğaya atılan plastikler, inşaatın ardından bırakılmış molozlar ve daha bir sürü çirkinliklerle yaşamayı hak etmiyoruz, etmemeliyiz.

 

Tasarruf Önemlidir…

 

Gelecek için tüketimi azalt, yeniden kullan, geri dönüştür!

Sunduğumuz hizmetlerde enerji ve su tasarrufuna dikkat ediyoruz. Sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda “sıfır atık” uygulamasını ön plana alarak hizmet sunuyor ve çevreyi koruyoruz!

Doğayı ve geleceğimizi korumak için tüm hizmet üretiminin her aşamasında ve çalışanlarımızda çevre bilincini oluşturarak hizmet sunuyor ve farkındalık yaratıyoruz!

IWEC’ten “Yılın kadın girişimcisi” ödülü

Uluslararası Girişimci Kadınlar Zirvesi (IWEC) dünyanın zor işleri başaran kadınlarını temsil ediyor. 2006 yılında Barcelona ve Manhattan Ticaret Odaları tarafından kurulan ve ABD Dış İşleri Bakanlığı tarafından desteklenen IWEC, küresel ölçekte kadın girişimciliğine katkıda bulunuyor. Her yıl düzenlenen ödül töreniyle uluslararası pazarda faaliyet gösteren veya göstermek isteyen kadınları bir araya getirmeyi amaçlıyor. Avustralya’dan Güney Amerika’ya kadar kadın girişimciliğini teşvik eden IWEC ağındaki kadın girişimciler, yaklaşık 2 milyar dolarlık bir ticaret hacmini temsil ediyor. IWEC her yıl başarılı girişimci kadınları ödüllendiriyor. Ödül alacak olanlar, IWEC ağında bulunan ticaret ve sanayi odaları tarafından yapılan bir çalışma sonucu tespit ediliyor.

IWEC bu sene “Yılın Kadın Girişimcisi” ödülünü Güvensan Şirketler Grubu Ceo’su Münteha Adalı’ya verdi. Münteha Adalı ile geçen sene Aralık ayında biraraya gelmiş ve tüm genç kadınlara cesaret verecek, onları yüreklendirecek başarı hikayesini dinlemiştim.

Adalı; girişimci, restoran sahibi, sivil toplumcu, melek yatırımcı ve bir anne…Cesur, kararlı, iş hayatına atıldığı ilk günden itibaren kendi ayakları üzerinde durmaya karar veren, başkalarının korktuğu alanlara kormadan adım atan ve attığı her adımda başarılı olan bir kadın. Münheta Adalı, ortağı olduğu Güvensan Tesis Hizmetleri şirketinin yanı sıra, By Adalı adındaki yeni nesil esnaf lokantasını yönetiyor. Kadın Girişimciler Derneği (KAGİ- DER), Women Presidents Organisation (WPO) ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) üyesi. Tüm bunların yanında ARYA KadınYatırım Platformu’nda melek yatırımcı olan Adalı, genç girişimci kadınlara el veriyor, deneyimini, hayata olan tutkusunu onlarla paylaşıyor.

Münteha Adalı’nın, başarının sırrını açıklar nitelikteki şu sözlerini yeniden hatırlatmak isterim: “Kadınların önce kendilerini keşfetmeleri gerekiyor. Kendini keşfet, kendinden vazgeçme, sağlam insanlarla yol al. Herkes kendi hikayesini kendisi yazacak. İnsanı başarıya götüren temel unsur, insani duygularını koruması. Kazandıklarını diğerleri ile paylaşmaktan vazgeçmemesi.”

Sektörde Ciddi Küçülme

Temizlikten bahçe bakımına birçok hizmeti sunan tesis yönetim şirketleri krizde ciddi bir küçülme yaşadı. Sadece İstanbul’da 600 olan şirket sayısı yarı yarıya azaldı. Borçlu birçok şirket ise yabancılar tarafından satın alındı.

TOBB’UN Kadın Girişimciler Kurulu ve KAGİDER Üyesi Münteha Adalı, Güvensan Tesis Yönetimi şirketinin de ortağı. Güvensan, aralarında Yapı Kredi ve Eczacıbaşı Dexter gibi devlerin de olduğu şirketlere temizlikten bahçe bakımına, ilaçlamadan enerji yönetimine kadar geniş yelpazede hizmet veriyor. Amacının sektörün hakettiği yere gelmesini sağlamak olduğunu belirten Adalı, global kriz yüzünden sektörde ciddi bir konsolidasyon ve satın alma furyasının yaşandığını söyledi.

Borç ödeyemeyen sattı

Adalı, “Bu işe başladığımızdan beri en büyük sıkıntımız merdivenaltı çalışan şirketlerdi. Kriz düzgün çalışan şirketler için fırsat olurken merdivenaltı çalışan şirketlerin pazardan silinmesini hızlandırdı. Sadece İstanbul’da 600 civarında olan şirket sayısı yarı yarıya azaldı. Ayrıca çok sayıda yabancı yatırımcı sektördeki Türk firmalarını satın aldı” diye konuştu.

Yabancıların özellikle vergi, SSK borcu yüzünden sıkıntıya düşen firmaları satın aldığını kaydeden Adalı, “Satınalmalar 2008’de başladı, krizin etkisiyle 2009’da hızlandı. Yabancılar borçlarına karşılık tabir yerindeyse bu tip problemli şirketleri topladılar. Pazarda yabancıların payını artırdılar” dedi.

Kriz döneminde şirketlerin temizlik ihtiyacının azalmadığına değinen Adalı, şöyle devam etti: “Krizde şirketlerde fiyat odaklılık arttı. Şirketler aynı hizmeti daha ucuza almak istiyor ama bilinçlendiler, kiminle çalışmaları gerektiğini öğrendiler.”

Münteha Adalı, bankacılığı bırakıp eşinin endüstriyele temizlik ekipmanları ithalatı yapan şirketine geçmiş. Adalı, bu yıl klima, kazan dairesi gibi birimlerin yönetimine başlayacaklarını söyledi.

Çalışanların % 55’i kadın

MÜNTEHA Adalı’nın ortağı olduğu Güvensan, 2 bin kişiye istihdam sağlıyor. Bunların yarıdan fazlası da kadın. Adalı, “Şirketimizde çalışanların yüzde 55’i kadın. İşimiz gereği hem kadın hem erkek gücüne ve zekasına ihtiyacımız var. Evde oturan vasıfsız kadınlara Güvensan Akademi’de gerekli eğitimleri vererek ekonomiye katılmalarını sağlıyoruz. Yönetim kadromuzun da yüzde 40’ı kadınlardan oluşuyor. Kadın olarak kadınlarla çalışmaktan daha mutluyum. Kadınları sadık, öz verili, titiz, detaycı, pratik, bir anda birkaç iş ile ilgilenmeleri nedeniyle tercih ediyorum” dedi.

Kızlar zengin koca peşinde!

Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) yönetim kurulu üyesi Münteha Adalı, “Üniversiteyi bitiren kızlar zengin koca peşinde” dedi.

Atatürk Üniversitesi Kültür Merkezi’nde düzenlenen ‘Genç KAGİDER Günleri’ paneline Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak, AK Parti İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır, İl Emniyet Müdürü Halit Turgut Yıldız, KAGİDER Yönetim Kurulu Üyesi Münteha Adalı, işadamları, kadınlar ve ağırlıklı olarak kız öğrenciler hazır bulundu.

ZENGİN KOCA HAYALİ KURUYORLAR

Münteha Adalı, katılımcılara komedyen Cem Yılmaz’ın konuk olduğunu söyleyip daha sonra kendisinin bu görevi üstlendiğini söyleyerek konuşmasını açtı.

Adalı, kadınların ekonomik açıdan güçlü olmaları gerektiğini, bu şekilde şiddete maruz kalındığında hayatlarıyla ilgili karar verebileceklerini belirtti. Münteha Adalı, Türkiye’de üniversiteli olan ama çalışmayan bir kesim olduğunu belirtti.

Adalı, “Parlementoda kadın sayısı yüzde 14. Bizleri destekleyecek erkeklere ihtiyacımız var. Burada hükümete de dokundurtmak istiyoruz. Hükümetin kadınlar ile ilgili istihdam politikası yüzde 24, 2023’te bu yüzde 35 olarak gösteriliyor. Bu sayı şu andaki dünya ülkelerinde yüzde 52. Nasıl olur da 2023’te Tükiye’nin hedefi yüzde 35 olur? Buradan, kadınla ilgili politikaların çok yavaş gideceği mesajını çıkardık. Gittiğimiz yerlerde kadınların girişimlerden uzak olduğunu görüyoruz.Üniversiteyi bitiren kız öğrenciler evlilik hayalleri, çoğu da zengin koca peşindeler. Kendileri öyle söylüyolar. Erkekler de kadınların risk almaması, tutkulu ve istekli olmaması nedeniyle iş sektörüne atılamadıklarını söylüyorlar. Türkiye’deki CEO kadın oranı dünyada ilk beş içinde. Yıllardır iş hayatı içinde olan erkek CEO’larda ise böyle bir başarı görülmedi. Kadınlar gerçekten başarılılar” dedi.

İş’te kadın evde kadın bir baktık ki “hayatın kendisi kadın.”

Bankacılık sektöründeki profesyonel hayatını bırakarak, genelde erkek egemenliğinin hüküm sürdüğü temizlik sektörüne geçen Lider Kadın Girişimci Sevgili Münteha Adalı, bugün Türkiye’nin dev şirketlerine temizlik hizmeti veren bir şirketin patronu. Çalışanlarının yüzde 55’i kadınlardan oluşuyor. Kadınların detaycılığı ve iş sadakati nedeniyle projelerde her iki yöneticiden birinin de kadın olmasına özen gösteriyor. Adalı’nın şirketinin bir başka özelliği ise alt taşeron hizmeti almadan Türkiye genelinde kendi şubelerini açarak Güvensan markasıyla hizmet vermesi… Sevgili Adalı başta Kagider olmak üzere Arya Kadın Yatırım Platformu’nda melek yatırımcı olan Adalı, kendisi gibi girişimci olan kadınları da destekliyor.

pr2Türkiye’de iş hayatında başarılı bir kadın olarak gerek iş gerekse de sosyal hayatta kadının konumunu nasıl yorumluyorsunuz?

Başarılı olup olmadığımı bilmiyorum, sadece olması gerekeni yaptım ama ne yaptıysam en iyisi olmasına dikkate ettim. Çabamı, emeğimi yaptığım hiçbir işten esirgemedim. Dayanma gücüm yüksektir, çok nadir vaz geçerim onlarda tutkumun olmadığı sadece denemek ve öğrenmek için yaptığım işler olmuştur. Bu özelliklerim ile sıyrılmak kaçınılmaz oldu. Hayatları kolaylaştırmayı, kollamayı, değer yaratmayı seviyorum.

Sosyal hayatta kadının konumu;

Yetiştirilme tarzımızla ilgili bir durum. Hayata başlarken biz kadına verilen roller çok fazla. İş’te kadın evde kadın bir baktık ki “hayatın kendisi kadın.” Gerçek yaşama dahil olmamız o kadar geç ki, bu nedenle sosyal hayatta kırılganlıklarımız vaz geçmelerimiz çok fazla. Tecrübe yok, deneyimler çok az.

Gelenek/ görenekler, eğitimli /eğitimsiz tüm kadın ve erkeklerin en büyük engeli, çok güzel geleneklerimizi bıraktık insan ruhuna engel olacak saçmalıkları kural haline getirip ayıp, günah ile elimize gözümüze bulaştırdık. Bu yönetilmesi zor olan durumu temizlemekle uğraşıyoruz.

Uğraşalım, bu süreci keyifli yönetelim ki süre kısalsın.

Genç iş kadınlarına tavsiyeleriniz nelerdir?

Neyi, nasıl yapacağınızı ve ne istediğinizi çok iyi bilmeniz gerekiyor. Seçeceğiniz yol arkadaşlarınız çok önemli. Kendinize çok iyi tanıyın hayallerinizden, yapmak istediklerinizden ve en önemlisi kendinizden asla vazgeçmeyin. Öğrenmenin sonu yok, Hayatınıza giren herkesten bir şeyler öğrenmeye devam edin. Çünkü ben öyle yapıyorum

Oturacağınız evi seçerken kriterleriniz neler olmuştur?

İstanbul gibi zor bir şehirde, trafik probleminin olmadığı, sessiz, sakin ve huzur veren bir evimin olması tercihimdir. Mekanın kullanışlı olmasına da çok dikkat ederim

İstanbul’da oturmak için hangi semti ve Yatırım yapmak için hangi semti seçersiniz?

Kalamış. Ve Kalamış ta olmayı çok seviyorum, aynen şarkısında olduğu gibi bana HUZUR veriyor. Yatırım yapmak için Kalamış ve Boğazın iki yakasını da tercih ederim.

Ev seçerken nelere dikkat edersiniz?

Merkezi bir yer, güvenle oturabileceğim bir ev olması önceliğim. Evin büyüklüğü, kullanılan malzemelerin seçimi ve kullanım alanlarının rahatlığına dikkat ederim.

Ev satın alma kararında kadınların asıl karar mercii olduğunu düşünüyor musunuz?

Ev ortak yaşam alanı bu nedenle ailenin ortak kararı olmalı.

 

Aksaray’da “İşte Kadın Zirvesi” Paneli Yapıldı!

Aksaray’da “İşte Kadın Zirvesi” paneli düzenlendi. Aksaray Ticaret ve Sanayi Odasıı’nca (ATSO) düzenlenen panel bir otelin konferans salonunda yapıldı.

Aksaray Valisi Şeref Ataklı panelde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin değişik yerlerinden Aksaray’a gelen kadınları misafir etmekten mutluluk duyduklarını söyledi. Kadın eliyle yapılan işlerin başarı oranın yüksek olduğunu aktaran Ataklı, programın düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.

Aksaray Belediye Başkanı’nın eşi Hasibe Yazgı ise, kadının toplumsal yaşamdaki başarısını iş dünyasına yansıttığını belirterek, şunları kaydetti:”İlimizde kadın girişimci potansiyelinin nicelik ve nitelik bakımından geliştirilmesi ve daha donanımlı hale getirilmesi amacıyla programlar düzenliyoruz. Sosyalleşme ve eğitim önce ailede başlar. İyi eğitim almış kadınlarımız, hem çocuklarımızı iyi yetiştirecekler hem de iş yaşamındaki başarı ve katkılarıyla ülkemize büyük değerler kazandıracaklardır. Kadınlarımızın toplumsal hayatımızdaki yerinin daha da yükselmesi ve başarılarının toplum refahına değer katması en büyük dileğimizdir. Panelin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür ediyorum” Panele, ATSO Başkanı Ahmet Koçaş ve Türkiye’nin 25 ilinden gelen kadın girişimciler katıldı.

Meral Varuy Blog’unda Ben…

Sevgili Münteha  Kagider‘e üye olduğu günden beri, çok renkli, bana göre çok farklı kültürle büyümüş, sıra dışı,  orjinal, katkısız,Urfa’lı arkadaşım.İstanbul’da Kalamış’da  ve Bodrum’ da evlerimiz çok yakın. Birbirimizi  çok  kolay görebiliyoruz. Çok sevdiğim tatlı kızları ve eşi Alpaslan ile de beraber her zaman keyifli vakit geçirme şansına sahibiz. Özellikle de ortak toplantılar için karşıya geçerken, yoğun trafikte, çoğu zaman beraber geçerek, uzun uzun bir arada olmanın keyfini çıkarıyoruz.Beraber çok seyahat ettik, zaman zaman  oda arkadaşı olduk. Çok güldük eğlendik, bazen üzüldük, endişelendik. Bazen ortak projelerde gönüllü olduk. beraber  çalıştık. Bu gün, bu çok renkli, çok sesli, çoşkulu, heyacan dolu, çok farklı özellikleriyle sevgili arkadaşım, Münteha Adalı‘nın girişimcilik öyküsünü paylaşacağım. Genelde yaptığım gibi, biraz onun anlatımıyla aktaracağım, biraz ben  anlatacağım.Bu hikayede ;ortak proje konumuz Başarısız Olmanın Dayanılmaz Hafifliği‘nde  olduğu gibi; başarıları da, başarısızlıkları da,   hataları da   Münteha’nın anlatımını da ekleyerek paylaşmaya çalıştım.Hikayeye önce aşağıda sevgili Münteha ile ofisinde yapılan bir röportajı ekleyerek başladım.

İSTANBULA GELİŞ ;1977-1978 yıllarında Güneydoğu’da terör olayları başlayınca çoğu aile gibi onlarda Urfa’dan İstanbul’a göç ediyorlar. İlk izlenimlerini “sanki  ülkeler arası değişim yaşamış gibi hissettim,” diye anlatıyor. Toprak sahibi, köyleri olan geniş  aile kültürü içinde büyük evlerde tüm aile ve akrabalarla hep bir arada yaşanılan düzenden; çocuklarının, ailesinin  güvenliği için babalarının  kararı ile Erenköy’de üç oda bir salon apartman katına gelmek, tüm aile için travma etkisi yapıyor..

Yukarıdaki resimde kucakta olan minik güzel kız Münteha, ailenin sekiz çocuğundan yedincisi. Sekizinci çocuk henüz doğmamış. Böyle bir aileye sahip olmak da kolay değil, çocuk olmak da.Sevgili Münteha  1979 da ailece İstanbul’a gelişini böyle anlatıyor. Kalabalık ailesinin içinde sekiz çocuktan yedincisi olmak (6 kız, 2 erkek, kardeş.) Münteha’nın   küçük yaşlardan itibaren bir  örgütlenme içinde olmasını  sağlamış.

Çocuk yaşlardan itibaren kendini kalabalıklar içinde; yalnız ve hep olgun olmak zorunda  hissediyor. Destek almayı bilmiyor. İçinde olduğu durumdan biran önce çıkmak, televizyonlarda seyrettiği farklı, özel bireysel, özgür  yaşama kavuşmak istiyor. İlk günler attan inip eşeğe binmek gibi bir şeydi.” diyor. Annenin güçlü liderlik özelliği onu etkiliyor. Evdeki geleneksel yapıyı kırmak için hep iyi bir gözlemci oluyor. Anne babayı hiçbir zaman karşısına almadan çözüm üretiyor. Özgürlüğü için mücadele ediyor. Bunun için bedel ödemesi gerektiğine inanıyor. Koşulsuz başarılı olmaya şartlanıyor. Lise yıllarında geldiği Erenköy lisesinde Güneydoğu Anadolu’dan gelmiş olması kendini eksik ve yalnız hissettiriyor. Arkadaşları ile uyum sağlamakta zorlanıyor. Lisede ilk arkadaşı kendi gibi Güneydoğu Anadolu’dan gelen sevgili Ayşe Lerzan oluyor. Birbirlerini anlamaları çok daha kolay oluyor. Ailesinin köklerinde  Kafkas Türkleri de var. Siverek’te yaşayan büyük aile de Kürtçe, Arapça, zazaça konuşuluyor. Geldiği bölgenin farklı şartları ve farklı  kültür zenginliği, onun ilerideki dönemlerde hep artıları ve başarı nedenleri oluyor. Dezavantaj gibi gözüken her durumu  avantaja dönüştürmeyi keşfediyor.

İLK İŞ HAYATI, YKB’NİN HAYATINDAKİ ÖNEMİ;Abisinin yönlendirmesi ile açık Öğretim Üniversitesinde normal bir öğrenci gibi okuyup mezun oluyor. Sonra da Yapı Kredi Tarlabaşı  şubesinde çalışmaya başlıyor, kendi anlatımıyla Tarlabaşı sonrası Taksim şubesine tayin oluşunu “ önce pavyona düştüm sonra assolist oldum”  diyerek bu süreci esprili şekilde  özetliyor.Memurluğun ona uygun olmadığını daha ilk günden fark edip müşteri iletişimini sevdiğinden bu sürece katlanıyor, Bankada çalışmaya başladığı ilk günden itibaren bu süreci üstüne para aldığıbir kurs olarak gördüğünüifade ediyor.

Bankada eğitimci olduğu dönem de iş arkadaşlarıyla.Bankada çalışmaya başladıktan sonra dış işlemler  departmanına geçerse kariyerinin farklı olacağını hissediyor.  Tarlabaşı şubesinde bilgisayar sisteminin ve dış işlemler departmanı olmamasına rağmen bu bölümün kurulmasına, ne yapıp edip dış işlemleri öğreneceğini şube müdürüne söyleyerek ikna ediyor, 3 yılda şef ve kariyer planlamada ithalat-ihracat ve kambiyo dersleri vermek üzere eğitimler veren eğitmen oluyor.

EVLİLİK VE GÜVENSAN’A GEÇİŞ;Bankada; üçüncü senesinde kocası ile tanışıyor, 1994 de de sevgili Alparslan ile evleniyorlar. Kocası 1992 de arkadaşları ile ( sanayi tipi temizlik makineleri ve temizlik sektörünün ihtiyaçlarına yönelik ürün  ithalatı ve temizlik hizmeti veren)   kendi şirketini  kuruyor, Münteha şirket kurulduktan sonra, ilk seneler bankada çalışmaya devam ediyor. Bir müddet sonra bankada ki çok başarılı kariyerine hiç umulmadık( aslında içinde planladığı kariyer planı ile)  herkese göre   bir anda alınmış karar gibi  dokuz sene sonra son veriyor.1996 da kendi işini yapmak isteği ( girişimciliği özgürlük olarak tanımlıyor ) yani özgürlüğe geçişi eşinin yanına giderek ve  yavaş yavaş kendini kabul ettirerek  çok farklı konulara el atma, yönetimde ve iş de devrim niteliğindeki çalışmaları sonunda; şirket Münteha ile bambaşka başarılı bir yola giriyor.Bankadan ayrıldığının 1.ayında Eczacıbaşı-Baxter ihalesine girerek ilk büyük işini, 1 yıl sonrada ( 13 yıl devam edecek olan )  çalıştığı banka olan Yapı Kredi  bankasını ihalesine katılıp tedarikçisi olarak  çalışmaya başlaması, orada profesyonel olarak çalışırken yazılan performans raporları neden oluyor. “ İş hayatında patronlar için çalışmadığımızı kendi ahlakımız ile iş ürettiğimizi” söyleyen Münteha yani ektiğini biçiyor. “Herkes ne yaparsa kendine yatırım yapar.” sözünün burada çok güzel bir örneği oluyor.Eşi ortaklarından ayrılıyor ve beraberce bu zor iş de,  dengeli, bir sorumluluk paylaşımı ile devam ediyorlar. Kim hangi alanda iyi ise o işi yapsın mantığından hareket ederek iş bölümü yapıyorlar.Girişimcilik günlerinin başlangıcını Münteha aşağıdaki sözleriyle anlatıyor.“Sektör karışık, merdiven altı tabir edilen firmalar çoğunlukta, iş güvenliği ve işçi sağlığı konularında hem rakipler, hem müşteri,  hem de çalışan bilinçli değil, ya  SGK vicdanlara kalmış bir durum.. O kadar çok boşluk vardı ki ticaret yapan her firmanın yapması gereken yasal zorunluluklar, bizim farkımız oldu.  Bu haksız rekabet ortamında kendi yolumuzu belirleyerek bu acımasız rekabet içine girmeden nerede ve kimlerle  nasıl  yol alacağımız konularında  taviz vermeden bugünlere geldik.Bankacı -Müşteri iletişimini maalesef bu sektöre geçtiğimiz de uzun süre bulamadık. Temizlik firması olarak iş almanın zorluğu ile karşılaştığımda şok oldum, uzun saatler kapıda beklemeler, yaptığınız işin önemsenmemesi aslında bu iş için kimse zeka ,iş bilgisi  beklemiyordu .Müşteriler tarafından yönetilen sektörde yapacağım çok şey olduğunu gördüm, yılmadan, bu sektörde çalışmamın nedenlerinden biri bu, diğeri ise vasıfsız eleman; çok ama temizlikçi olmanın  kariyer planlaması olmadığından kimse uzun sürede çalışmak istemiyordu.Vasıfsız eleman en büyük sorundu. Bankadaki eğitmenlik deneyimimi Güvensan da harekete geçirdim ve “ GÜVENSAN AKADEMİ” nin ilk temellerini o yıllarda attık..Bu durumda; tercih edilen firma olmamıza neden oldu. Çalışan herkesi yakından tanımak, onları anlayarak  birlikte çalışarak  sektörü ,işi ve kendi yönetim şeklimizi oluşturmamızı sağladı.  Temizlik elemanı olarak çalışmaya başlayan arkadaşlarım şu anda bölge müdürü olarak bizimle birlikteler. Verdiğim sözlerin arkasında durma, verilmeyecek sözler vermeme hassasiyetlerimiz ile bu konudaki farkımız da sektörde bizi hep farklı bir yere taşıdı.21 yılın içinde olan Güvensan da ki çalışmalardan elde edilen birikim ile bu yıl iki sosyal girişimcilik projesini hayata geçirdik. Bu sektörün boşlukları nedeniyle ev hizmetlerinde çalışan kadınların eğitimi ve yasal  haklarının güvenceye  alınmasından yola çıkarak housekeeper (kusursuz ev işleri eğitim projesi) ile greenstep(sistemli tesis hizmetleri eğitim projesi)  projeleri hayata geçti.Bu iki proje ile hem çalışanların, hem  müşteri haklarının  korunması hedeflenmiştir.Girişimcilik sürecinde  başarısızlığım ve başarım;Kaygılarımı yönetememem nedeniyle çok hatalarım oldu özellikle müşteri ilişkisinde. Kendimi yönetmem için öncelikle  kaygılarımın nedenlerini bulmam gerektiğini fark ettim  ve  bunları  belirleyip yendiğim gün hayatımda başka bir dönem başladı hafifledim, yaratıcılığım ve girişimciliğim daha da gelişti.Ticari hayatımızda yaptığımız  maliyet ve  analizleri kendimiz için de yapmalıyız, ara ara durup soluklanmamız gerektiğini ve faydasını gördüğümü söyleyebilirim.Münteha’nın evlilik yıldönümünlerinin  15. yılında yaptığı kutlama partisi hiç unutulmayacak,kadar Güzel ve sürprizlerle doluydu.

Yukarıdaki süreçte 1998 yılında  evlendikten 4 yıl sonra Zeynep dünyaya geldi,1994-1998 arasında Zeynep’ten büyük olan ilk çocuğum  GÜVENSAN ‘nın doğumu ve gelişimi süreci beni bayağı yormuştu. kızım Miran 2004’te aramıza katıldı.Çocuklarım ile yoğun tempo arasında ilgilenmeye çalışıyordum, koşullar neyi gerektirirse onu yapmaya koşullandığım  için bu durum beni ara ara rahatsız etse de, yoluma devam etim.İş kadını, anne, kadın olmak, hedef ve tutkularım ve karışan duygularım… Bu  karmaşık durumda işte kendimi yalnız hissetmeme neden oluyordu, benimle aynı sorunları yaşayan diğer kadınlara ,arkadaşlara ihtiyacım vardı bu durum beni Kagider ile buluşturdu..

STK SÜRECİ NASIL BAŞLADI;STK’yla tanışmama biraz geç oldu,2004 yılında ki  yardımcım  (şu anda Genel müdür yard.) Sevgili Funda’nın gazetede gördüğü KAGİDER haberini bana göstermesi ile Kagider süreci başladı.Kagider üyesi olduktan  6 ay sonra derneğin kurucusu ve ilk başkanı Meltem Kurtsan’ın 2.dönem  başkanlığında ki Yönetim Kurulunda yedek YK üyesi olarak  görev aldım .İlk STK  tecrübesini farklı bir kariyer yolculuğu olarak gördüm.Yoğun iş hayatı içinde  kendime uzun zamandır yatırım yapmadığımı  fark ettim. Farklı  ortamlarda bulunmayı da  eğitimin bir parçası olarak algıladım. Çok güzel dostluklarım oldu her paylaşımın kıymetini bilerek yol aldım.Ve sonra TOBB’nin İstanbul Kadın Girişimciler Kurulu’nun oluşumunda  Meltem Kurtsa’ın  liderliğinde Kagider’den (Zehra Güngör, Selma Akdoğan, Melek Bar Elmas  inşallah ismini unuttum yoktur  )   birkaç arkadaşla görev aldık..Hep proje üretmeye ve yapılmayanları yapmaya dikkate ederek  STK’cı  yönümü keşfettim etkili çalışmaya  gayret gösterdim.

Derneğe katıldığım ilk günden beri GENÇLER’ in mutlaka aramızda olması gerektiğini  iki tarafın  ihtiyacı olarak görüp bu düşüncemi ilk 2005 yılında paylaştığımda derneğin buna hazır olmadığını fark edip ama GENÇLER fikrinden hiç uzaklaşmadan her ortamda bu konunun gerekliliğini paylaştım.. Ta ki 2011 itibari ile YK üyesi olma sürecinde;  eğer seçilirsek bu projeyi hayata geçireceğim diyerek tutkumun gerçeğe dönüşmesine daha yakınlaşmıştım.Bu fikrime yıllar önce ilk  destek veren de sendin sevgili Meral ..”Ve projenin hayata geçmesinde ki en büyük şans, JPM’ın sponsor olmasıyla hız kazanıyor. Genç Kagider projesinin Koordinatörü olması ve gençlerin gönlünde taht kurması, hep çoşkulu samimi, azimli, çalışmalarının neticesi oluyor.Süreci ve krizi  iyi yönetim becerisi ve gelenek göreneklerle akıllı mücadelesi, çalışkanlığı, zorun üstüne gitmesi onu hep daha başarılı yapan en önemli özellikleri olmuştur.Bu sürecide aşağıda yine Münteha’nın anlatımıyla ekledim.“Gençlerle iyi anlaşmamı şuna bağlıyorum evin küçüğü olduğumdan ailede  bir konuda fikrimi söylemeye kalktığımda duyduğum ve aklımda kalan ilk cümle ”kendini küçük çayda büyük balık mı zannediyorsun ” du . Büyüsen de küçük olmak ve küçük kalmak hem iyi hem kötü bir durumdu tek sevdiğim kısmı “ AİLEDE HEP KÜÇÜK KALMAK.

Her yaştan her konumdaki  kişilerle iletişim kurmak ve bu yönümü farklı şekilleri ile keşfetme sürecime destek ve neden olan GENÇ KAGİDER’in hayatımda yeri hep farklı olacaktır. Yüzünü görmediğim gençlere liderlik etmek, iletişimde olmak mesafelere rağmen bir amaç etrafında toplanmak ve hızlı organizasyon ile 10 farklı üniversitede etkinlik yapma keyfi tüm yorgunlukları unutturuyordu.Bu projenin başarısını senin de dediğin gibi  doğal, samimi, açık ve tutkunun peşinden gitmek dışında birilerine dokunmak, onların hayatında yer edinmek, rol model olmak, inanmak ve inandırmak olarak özetleyebilirim. Başarının asıl ve en önemli kısmı dernekteki tüm arkadaşların bu projeye olan inancı, maddi ve manevi desteğiydi Kagider olarak güzel bir takım çalışması sergiledik.

 

 G

ezi olaylarındaki genç hareketi herkesi büyülemişti ama biz bu gücü daha önceden fark etmenin gururu içindeydik.. Gençlere yapılan her yatırım ve destek geleceğimize yatırımdır. Şirketimde de gençlerle çalışmayı ,staj imkanı sağlamayı kişisel gelişimim dışında şirketimin ve genç tecrübenin kazancı olarak görüyorum..”Münteha 2012 de WPO Ttürkiye Chapter  üyesi oluyor.Münteha  hem kendi işinde hem Genç Kagider ile çok çarpıcı projeleri ile gençlerin olduğu kadar, tüm Güneydoğulu kadınların, Kagider’in hepimizin gururu, mutluluğu olmaya devam ediyor.Hem güçlü, tuttuğunu koparan,zor nedir bilmeyen bir  kadın, hem gelenek ve görenekler içinde bunu dengelemek başarısının en önemli sırlarından.Harika bir anne ve eşiyle   birbirlerini çok iyi tamamlayan,   anlayan destekleyen bir aile düzenleri var.Bu güzel aileyi tanımaktan çok mutluyum.

Sevgili Münteha Başarısızlığın Dayanılmaz Hafifliği projesiyle, sadece başarıları değil, başarısızlıkları da anlatalım, bu konuda da  örnekler hikayeler paylaşalım, dediğinde kendi girişimcilik ve hayat hikayesinde de zorlukların nasıl avantaja çevrildiğini yürekten hissetmiş ve anlatmak istemişti. Hikayenin tümünde zorluklar nasıl aşılmalı diye yola çıkıldıkça,  başarı kendiliğinden geliyor. Ama zorluklar olmasa idi; Münteha şimdi nasıl yaşıyordu? diye sorsak; bize ne anlatırdı, acaba?Girişimcilikte zorluklarla savaşmak olmazsa olmaz zaten. Girişimci her zaman iyi bir savaşçı olmak zorunda. Benim de  onunla her dönemini  anlattıklarıyla paylaştığım; yaşadığım, geçtiğimiz yıllarda; onu sonunda  pes ettiren, artık yeter dedirten, çok önemli cirolara sahip müşterisi ile yaşadığı zorluklar karşısında aldığı karar ve sonrasını belki bize bir başka zaman artı ve eksileri ile  anlatacaktır. Neleri göze aldı? Neler yaşadı? Bugün neler oldu?Çok teşekkürler, başarılar Münteha’cım. Bundan sonra zorluklarla değil keyifle yapılan uğraşlar ve mücadeleler ile  kazanacağın başarıların olsun diyorum. Çocukların eşin güzel ailenle mutlu ve huzurlu ol. Sevgiler, sevgiler…

Güvenlik ve Temizlikte Kalite Standartının Oluşturulması ve Eğitim Şart

Hizmet sektöründe vasıflı personel yetiştirilmesinden yanayım ben de. Bu anlamda firma bünyemizde bir akademi kurduk. Bizde çalışan ve daha sonra bizden ayrılan bir personel daha bilinçli bir şekilde sektördeki diğer firmalarda da çalışsın, amacındayız. Bu sektördeki en önemli problem, çalıştırdığımız personellerin ücretleri. Sektör olarak kendi değerimizi bilip ona göre hareket etmemiz gerekiyor. Pazardaki rekabetten ötürü bu sektördeki çalışanlar 545 TL’ye çalıştırılıyor. Firma olarak daima asgari ücretin üzerinde bir ödeme yapıyoruz çalışanlarımıza. Hizmet kalitesi ve personel motivasyonu açısından çok önemli bir etken bu. Son 4 yıldır rekabet koşulları kızıştı ve bu durumdan sektör mensupları olumsuz etkileniyor. Müşterilere öyle bir fiyatlarla gidiyor ki sektördeki bazı firmalar, müşteriler şunu diyor: “Bu fiyata da aynı kaliteyi alabiliyoruz”. Biz çalıştırdığımız insanları mevcut yaşam koşulları içerisinde istihdam edemiyoruz. Sizin ya da benim ne yaptığım değil, ne yapamadıklarımız önemli.

Hizmet sektörünün ana kaynağı insan. Ekipman ve deterjan onu besleyen yan ürünlerdir. Bu yan ürünler verdiğiniz hizmeti daha profesyonelce yapmanızı sağlıyor. Bizler, firmalar insandan uzaklaştık, ekipmana döndük. Firma malzemesini satıyor, en iyi hizmeti verdiğini iddia ediyor. Ama bu ürünü ya da ekipmanı kullanacak olan çalışan ihmal ediliyor. Bu son derece yanlış bir durum. Sektördeki en büyük sıkıntılardan biri de part-time (yarı zamanlı çalışma) çalıştırma modeli. İş Kanunu’nda daimi çalışma çok iyi tanımlandı, ama part-time hala açık ve net değil. Bugün AVM’lerde temizlik kalitesi yükselecekse, hijyenle birlikte olacak bu iş. Bakıyorsunuz bazı firmalar fiyat odaklı bir anlayış içerisinde. Orada hizmet çıkmaz, temizlik çıkmaz. Orada gösteriş vardır sadece. Önerim, insanın eğitimi ile birlikte müşteri bilincini oluşturmak. Fiyatta kayıt dışına kaçmadan, sadece iş almak agresifliğiyle ne müşteriye, ne çalışanımıza, ne de kendimize zarar vermeyelim. Sektörde en önemli şey sağlıklı bir büyüme modeli ile iş geliştirmek. Bu maalesef bizim sektörümüzde eksikliğini hissettiğimiz en önemli bir konu. Bu nedenle firmaların disiplinleri geliştirici ortak paydada, platformda buluşması çok önemli.

Hizmet sektörünün ana kaynağı insan olduğu için kalitedeki en önemli faktör vasıflı eleman.